28 Haziran 2012 Perşembe
EZBERE YAŞAYAN İNSANLAR BENİ HEP RAHATSIZ EDERLER. UMURSAMADAN YAŞAMAK DEĞİL İFADE ETMEYE ÇALIŞTIĞIM. DİYORUM Kİ; İÇİNİZDE GELDİĞİ GİBİ YAŞAYIN HAYATI. OLUR OLMAZ DİYE DÜŞÜNMEDEN YAŞAYIN. SEVİCEKSENİZ DELİ GİBİ SEVİN, AĞLAYACAKSANIZ HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLAYIN; GÖZYAŞLARINIZI HATTA ANIRMALARINIZI BİLE GİZLEMEYİN KİMSEDEN.
HAYAT ÖYLE GÜZEL VE GÜZEL OLDUĞU İÇİN ÖYLE KISA Kİ; BOKTAN OLMASI AN MESELESİ KENDİNİZİ YORARSANIZ.
BEN İNSANLARI DELİ GİBİ SEVİYORUM. YEDİĞİM KAZIKLAR HAYVAN GİBİ YAKIYOR CANIMI. AFFETMEM DİYORUM, ASLA! SONRA SAFLIĞA VURUYORUM, OLMAMIŞ GİBİ YAPIYORUM. EĞLENİCEĞİM İNSANLAR VAR HAYATIMDA, DERT YANACAĞIM, AĞLAYACAĞIM, KONUŞACAĞIM SADECE YA DA GEZİP TOZACAĞIM. ONLARI ARTIK İSTEYEREK KATEGORİZE EDİYORUM. VE GÜNÜME GÖRE ÇEKİP ALIYORUM RAFTAN OKUMALIK KİTAPLAR GİBİ. ÇÜNKÜ BENCE ÖYLE OLMALI. İNSANLARIN HEPSİ SENDEN BİR ŞEYLER TAŞIR AMA SANA VERECEĞİ DUYGULAR, ÖĞRETECEĞİ DERSLER ÇOK FARKLIDIR. OKUMAK LAZIM TEKER TEKER, AYIRMAK LAZIM DUYGULARI.
SEKS GİBİ; SADECE GÖZLERİNE BAKARAK SEVİŞECEĞİN KADINLAR VARDIR. O HİSSİ DUYMAK EN BÜYÜK HAZDIR. YA DA O GECE SEKS İSTEDİ DİYE CANIN SEKS YAPTIĞIN KADINLAR. İKİSİDE ZEVK VERİR SANA AMA HAZZI BAŞKADIR.
EN SEVDİĞİN YEMEĞİ 1 HAFTA 4 ÖĞÜN YE BAKALIM.
UNUTMAK DİYE BİR ŞEY YOKTUR HAYATTA. SEN UNUTTUN SANSANDA ÇIKARLAR KARŞINA ZAMANI GELDİĞİNDE. KİMİSİ EN KARANLIĞA GÖMÜLÜR BEYNİN BİLE KABUL ETMEZ ONUN OLDUĞUNU, KİMİSİ ÇATLAKLARDAN SIZARAK SU YÜZÜNE ÇIKAR. AMA ELBET TEKRAR DAHİL OLURLAR HAYATINA.
UNUTMA HİÇ BİR ŞEYİ SADECE RAFA KALDIR. ACIT HATTA BAZEN CANINI, İNDİR HATALARINI RAFTAN. DAHA BOKTANLARINI YAPMAMAK İÇİN DERS ALIRSIN DİYE SALAK BİR İFADE KULLANMAYACAĞIM. DAHA BOKTANLARINI YAP HATTA. YOKSA NASIL ÖĞRENİRSİN HAYATI.
DÜŞÜNSENE O KADAR DUYGU VAR ŞU YAŞAMDA BİZ HEP AYNILARINI YAŞIYORUZ; AŞK, AYRILIK, ALDATILMA, DOĞUM VE ÖLÜM. TEKRAR TEKRAR, SAR BAŞA. DEĞER Mİ? AŞIK OLMA; AŞIK ET! AYRILMA; SÜRÜNDÜR! ALDAT! VE BAZILARINI YENİDEN DAHİL ET HAYATINA, BAZILARINI ÖLDÜR! TEK SEFERDE HEMDE...
19 Haziran 2012 Salı
Ne kadar basit o kadar güzel. En basit hayatı yaşamaksa;
Bu sabah güne annemin; ''Hadi kalk kadın senin odanı temizleyecek'' cümlesiyle merhaba dedim.
Mutfakta ayaküstü bir kahvaltının ardından yine annemin ''Yemeklik domates alır mısın'' cümlesiyle kendimi markette yumuşak şekerlerin olduğu reyonda buldum... Domatesleri alıp eve geldiğimde annem beni kapıyı yarım aralayarak karşıladı; bugün sana ev haram demekti bu.
Güneş tam tepedeyken kendimi eski mahalleme attım, teyzemin zilini çaldım fakat kapı duvar.
Eniştemlerin mahallesinden sessizce geçtim; uyanmasınlar diye... Ve lise zamanlaımda çok yaptığım, yalnız başına film günü için kendimi avm minibüsüne attım. Önce biletimi alır, sonra yemek yer ve filme girerim diye düşünürken bir anda filme girmekten vazgeçerek kendimi kitapçıda buldum.
Mungan'ı aradı gözlerim raflarda hemen. Aşkın Cep Defteri'ni görüp koltuğumun altına sıkıştırıverdim. O sırada inanılmaz çekiciliğiyle ''80'lerde Çocuk Olmak'' bana bakıyordu. Almadan edemedim. Kadir Aydemir'in hazırladığı kitapta 90 kadar yazar 80lerde geçen çocukluk anılarını yazmışlar. İlk anı kitabı hazırlayan Aydemir'in. Tek solukta bitirdim. Onu da sıkıştırdım güvenli kollarıma. Alanı biraz daha dolaşırken Stefano D'Anna 'ın ''Tanrılar Okulu'' gözüme ilişti. Zamanında okumayı istediğim ama kendimi hazır hissetmediğim bir dönemde vazgeçmiştim almaktan. İçeriğini zaten biliyordum hemen diğerlerinin yanına onu da ekledim. Aynı anda farklı kitapları okumak bence en güzeli. Kendimi sadece bir kitaba bağlamayı sevmiyorum ve nedense sevdiğim kitapları hiç bitmiycekmişim gibi okumak bana daha çok zevk veriyor. Çerez kitap istedim ve Emre Tuncer'in ''HAYAT Felsefesi''ni gördüm. Tam aradığım kitaptı. Şöyle bir içine bakınca, hemen benimsedim. Benimdi artık.
Müzik ve Film. Önce Müzik; Sibel Gürsoy benim hayatımda çok özel bir yere sahip. İlk albümünü eski sevgilim sayesinde tanıdım ve tam anlamıyla aşk'tı. Yol 'u görünce rafta hemen aldım. Dinlemek için heycanlandım fazlasıyla hatta. Dvd'lerin yeni çıkanlar ve en çok satanlarına baltıktan sonra benim için bir klasik olan karma bölümünden; Catherine Breillat filmi ; A Ma Soeur'i ve Stepken King'in; IT'ini aldım yine yüzümde salak bir mutluluğu temsil eden tebessümle. Kitapçılara girdiğimde 1 ay sonra hangi kitabın arasında kaybolacağı belli olmayan kitap ayraçlarından almadan edemem İstanbul desenli, oğlak derisinden bir ayraç ve yanında 6'lı bardak altlığı alarak tam kasaya doğru bedenimi çevirmişken, ruhum; Penguen ve Uykusuz' uzandı.
Avm'de bir kaç mağaza baktıktan sonra; bir şeyler yemekten vazgeçip İKEA'ya geçtim. 1 saate yakın zaman harcadıktan sonra hiç bir şey almadan çıktım ve yine güneşin vurup, oto sanayi kokusuyla, yanmış deri kumaş kokan minibüse binerek evimin yolunu tuttum. Semt pazarının biraz aşağısında indim. Pazarın girişinde tanesi 2 liradan 2 saksı fesleğen aldım bir küçükten. Ve pazarın içini direk geçerek, çıkışında meyve satan dede ve 2 torunundan 5 liralık kiraz alarak kapıyı çaldım. Annem açtı kapıyı, ''Evime girebilir miyim dedim'' güldü sadece bu sefer kapıyı ardına kadar açarak.
Elektrik süpürgesi, deterjan kokuları ve yanımda kitap, dvd ve fesleğenlerim eşliğinde yazdığım bu yazıyı sonlandırırken; İçim dingin, ruhum duygusal ve bedenim uyku istiyor.
Çoçuk olmak hep güzeldir ve istersen hep çocuk kalabilirsin.
Çiçekleri sev, hayvanları okşa.
Kendine zaman ayır ve kendin için ''bazen'' gereksiz hacamaktan korkma.
Gülmeyi unutma.
Sessizliği dinle.
Seslerin içinde kaybolmayı keşfet.
3 Haziran 2012 Pazar
Adam's Apples
Yönetmen: Anders Thomas Jensen
Oyuncular: Ulrich Thomsen,
Mads Mikkelsen, Nicolas Bro
Oyuncular: Ulrich Thomsen,
Mads Mikkelsen, Nicolas Bro
Adam ve Ivan arasında Tanrı Şeytan ilişkisine benzer bir durum yaşanır.
Elma ağacı önce kargalar tarafından zayi edilir,
Sonra elmalar kurtlanır,
Daha sonra yıldırım düşer ve yanar.
Ancak Tanrı şeytanın ve insanın yaratıcısıdır ve şeytan; insan isterse kazanır ya da kaybeder.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)